Memnuniyetle...


Merhaba. Acayip bir ruh halindeyim bugün, son zamanlardan beri hissettiğim, no-man-land yaşam tarzı hakkındaki görüşümün doğruluğunu dolaylı olarak ta olsa test etme fırsatı buldum. No-man-land yaşam tarzı demişken koruyucu meleğim ve kendimin herkesten uzak bir köşede yaşama isteği. Sebepleri derin ve çok ama özellikle bugün çok önemsemediğim bir sebebin bu yaşam tarzını arzu etmemdeki temel gayelerden bir tanesi olduğunu anladım. Çünkü insan içinde yaşamak demek, siz ne kadar aksini savursanız savunun birilerini memnun etmeye dayanıyor. Akrabaların, arkadaşların, sosyal çevren, belediye otobüsünde yada metroda, vapurda her neyse her hangi bir yerdeki aynı havayı teneffüs ettiğin birilerini memnun etmek ihtiyacının hatta zorunluluğunun var olması. Belki güzel bir şey gibi algılanıyor insanları memnun etme, hatta bunu bir hayat tarzı olarak benimseyip, onları memnun etmeye çalışmadan da memnun edebilecek bir tarzda yaşamak buda mümkün olabilir, güzelde olur. Ama her zaman karşımızda başka bir şey daha ortaya çıkıyor. Birilerini memnun ettiğinizde başka birilerinin memnuniyetsizliğine sebep oluyorsunuz. Mümkün değil iletişim halinde olduğunuz, iletişim kurmak zorunda olduğunuz yada bunu isteyerek yaptığınız insanların hepsini memnun etmek. Mümkün değil, belki de yaradılış gereği böyledir insanları tamamını memnun edememek. Birilerine yaranma gayretinden bahsetmiyorum. Bu zaten insanın kendisini bulamayışının göstergesi. Ben kendi hayatınızı yaşarken, kendi düşüncenizi savunurken, arzu ettiğiniz gibi bir dünya oluşturmaya çalışırken hep birilerinin bundan memnuniyetsizlik duymasından bahsediyorum. Karşıdan geçemeyen bir yaşlı teyzenin koluna girip karşıya geçirdiğinizde size yol vermek zorunda kalan minibüs şoförünün memnuniyetsizliğine şahit oldum. Üç ayda bir kere aldığı yaşlılık aylığını çeken teyzenin yılların verdiği yorgunluk sebebiyle ağır adımlarla ilerlemesi, minibüs şoförünün memnuniyetsizliğine sebep oluyor, aldı yaşlılık aylığıyla torununa aldığı minicik bir oyuncak karşısında memnun olan çocuğun, çocuğunun gelişimine negatif katkı sağladığını düşündüğünden dolayı gelininin memnuniyetsizliğine sebep oluyor. Otobüste telefonundan maç izleyen kişiye, onu kulaklık kullanarak izlemesi gerektiğini söylediğinizde, maçtan hiç haz etmeyen yorgun argın işten çıktıktan sonra bir an önce evine varmak isteyen bir işçinin spikerin heyecanlı sesi kesildiğinde duyduğu memnuniyet, kulaklığı olmadığı için artık o duymak istediği spikeri duyamayan gencin memnuniyetsizliğine sebep veriyor. Yaz kış demeden birazda seçimler yaklaştığı için yoları, kaldırımları yenilemeye çalışan belediyeden memnun olan mahalleliye karşısın, dükkanının girişi geçicide olsa engellenen esnaf memnuniyetsiz oluyor. Doğru olduğunu düşündüğünüz tezi savunduğunuzda ise bir sosyal ortamda, sormayın gitsin. Memnuniyetsiz olan birileri her zaman çıkıyor. Hem de ne memnuniyetsizlikler. Sonra düşünüyorum, toplum diye adlandırılan bütün bu insanları memnun edebilecek şey ne acaba... işte buruda benim tezim ortaya çıkıyor. No-man-land yaşam tarzı. İletişimsizlik, bence insanları son derece memnun eder. Yada en azından memnuniyetsizliğe sebebiyet vermez. Siz ne söylerseniz söyleyin, nasıl yaşarsanız yaşayın. Sizi eleştirecek birileri hep çıkıyor. Sağcısı solcuyu, dindarı liberal olanı, cimbomlu fenerliyi, vatandaş siyasetçiyi, perakendeci toptancıyı, yaşlı genci, genç herşeyi eleştiriyor. dolu var daha liste hiç bitmiyor. No-man-land yaşam tarzında memnun etmemiz gereken birşeyler olacakmı… elbette olacak toprağı memnun edeceğiz, suyu, doğayı, ormanı, hayvanları, bunları memnun ederken memnuniyetsiz olacak olanlar varmıdır acaba. Vardır elbette ama en azından memnuniyetsizliklerine şahit olmayacağız…. Başka bir gün görüşürüz…


Yorumlar

Okumalısınız...

Bir Teşekkür...

Ten Years From Now

Mutluluğun Devamı...

Mutluluk...