Mutluluğun Devamı...

Uyku tutmadı, şeker portakalını okuyordum, sonra geldim yine buraya. Mutluluktan bahsediyorduk. Tanımlayamadığımız mutluluktan, algılayamadığımız, ulaşmak için çaba sarf ettiğimiz, bütün bu çabayı sarf ettiğimiz süre içerinde odaklandığımız mutluluk anına ulaşırken ki geçirdiğimiz zamanı hiç düşünmüyoruz. Mutluluk ulaşılması gereken bir noktamı yoksa sahip olduğumuz zaman mı. Hani dünyada kaybettiğimizde tekrar sahip olamayacağımız bir başka değerli kavram. Ev almak ister insanlar. Dünyanın bütün insanları aslına bakarsanız dünyanın bütün canlıları. Barınma ihtiyacı dünyanın bütün canlıları için vaz geçilmez bir gereklilik. Biz bütün hayatımız boyunca hayalini kurarız ev almanın. Aslında bu başlı başına bir konudur. Ev sahibi olmak. Niye ev sahibi olmayı ister insan diye. Neyse onu da konuşuruz. İnsanlar ev sahibi olmak ister dedik. Mutlu hisseder evinde. Çaba sarf eder kendisine ait bir evi olsun diye. Hayaller kurar.  Ben çok kuruyorum açıkçası, en ince ayrıntısına kadar düşünüyorum sahip olmak istediğim evin. Fas ta bir yer var. Kazablanka da, ismini bilmiyorum oranın ama moroco mall diye bi alışveriş merkezinin bulunduğu yer. dünyada gördüğüm en güzel manzaralardan birisine sahip orası. Okyanusun hemen yanında. Uçsuz bucaksız geniş bir sahile sahip. Bizdeki gibi dağlar kesmemiş sahili. Alabildiğine plaj. Çok geniş bir kumluk. Tamamı cam olan bir duvar hayal ediyorum. Beyaz Akdeniz esintileri barındıran taş duvarları olan bir yatak odası gözünü açtığın anda cam duvardan okyanus manzarası, açık mavi pamuklu çarşafın kapladığı bir yatak, üzerinde kar beyazı bir pike. Yatağın baş ucunda beyazın üç tonunun ahengini yansıtan bir komidin. Üzerinde beyaz masa lambası, light sarı bir perdeyle renklendirilmiş sade bir oda. Gözünüzü açıyorsunuz deniz mavisi ile gökyüzü mavisinin birleştiği noktayı yakalıyor gözünüz. Duvar kağıdı da kullanabiliriz aslında yada dünyanın başka bir noktasında. Ne bileyim sınır yok hayalde. Dedik ya herkesin hayali, bir eve sahip olmak. Çabalarlar onun için. İstediklerini yemezler yada giymezler sırf ev sahibi olmak için. Dualarında ev sahibi olmak vardır. Yada rakı masasında arkadaş sohbetinde. Bir ev yaptıracağım memlekete. Çabalarlar ev sahibi olmak için. Geçirdikleri zamanı umursamazlar. Mutlu olacaklar çünkü ev sahibi olduğunda. İstediği gibi döşeyecek evi. Kimse her ay kira diye kapılarına gelmeyecek. Mutsuz olsalarda olur ev sahibi olana kadar. Ahirette iman dünyada mekan lazım değilmi. Ulaşmak için mutsuz yaşamış yıllarca. Kiradan kurtulacak. Mutlu hissedecek evi olduğunda. Hissedecek. Yıllar geçer insanın bu şekilde. Alacak o evi mutlu olacak. Alır evi, güzelce döşer. Oturur kendi evine. Ohhh ne güzel benim kendi evim var. Peki yirmi yıl yaşadığın hayat yada yaşayamadığın hayat. Amaçsız yaşanmıyor evet, keşke bizler o amaca ulaşmaya çalıştığımız zaman süresince mutlu olabilmeyi anlayabilsek. Ev almak için çalışırken aynı anda da mutlu yaşasak. Ev aldığında değil de evi alırken mutlu olsak. İki insan arasında ki ilişkide önemi sonunda birliktelik yaşamakta değil, yaşadığın anda birlikte olmaya çalışsak, mutluluğu o anda yaşasak. Benim koruyucu meleğimin dediği gibi önemli olanın yolun sonu değil, önemli olanın yol olduğunu bilsek. Mutluluğu yolda tatsak….yolda tadılan mutluluktan daha sonra bahsedelim... geç oldu yatayım artık… iyi geceler….


Yorumlar

Okumalısınız...

Bir Teşekkür...

Ten Years From Now

Mutluluk...